Perşembe, Nisan 10 2025

Bazı şehirler vardır, sahip olduğu geniş ve düzenli caddeleri ve sokakları ile dolaşmaya doyamazsınız. Bazı şehirler vardır, sahip olduğu upuzun altın sarısı kumsalları ile sizi kendine çeker. Bazı şehirler vardır, daracık sokakları, düzenli ama kaotik evleri ve bohem kafeleri ile sizi kendine çeker. Barselona gibi…

Barselona ise bu üç şehir karakterlerinden hepsine aynı anda sahip olmuş az sayıdaki şehirlerden…
Baktığında ucunu göremediğin düzlükte upuzun ve geniş caddelerinde yeşilliğin her daim korunduğu; yayaların, araçların ve bisikletlerin belli bir düzen hareket ettiği bir şehirden bahsediyorum. Yanından geçtiğin binanın her biri tarihin farklı dönemlerinde bir araya gelecek şekilde inşa edilse bile farklı ama şık yapıları, sahip oldukları sınırlara riayet etmeleri sayesinde baştan sonra açık sanat müzesi havasında sizi selamlıyor. Daracık Fransız balkonda kimi zaman asılmış bir çamaşır ipi, kimi zaman kahvesini yudumlayan ve kitabını okuyan birine rastlamak mümkün. Mevsime bakmaksızın açan çiçekler ve yeşillikler de farklı bir hava katmakta…

Ama aniden La Rambla’ya döner ve oradan El Born’un ara sokaklarına kendinizi bırakırsanız daracık sokaklarda kaybolmanın keyfini sürerken, sadece tek kişinin geçebildiği aralarda farklı güzellikler ve minik butikler keşfedebilirsiniz. Burada bir kafede oturup dinlenebilir, acıktıysanız birbirinden lezzetli, aynı zamanda bir o kadar da sağlıksız tapaslardan atıştırabilirsiniz.

Oradan biraz daha aşağıya doğru indiğinizde sizi bir yat limanı ve devamında Barcelonatta yarım adasının upuzun altın sarısı kumsalları karşılar. Bir yanda yelkene benzeyen W Hotel ile başlayan plajlar sanki sonu yokmuş gibi şehrin diğer ucuna kadar devam eder. Eğer yazın gittiyseniz hemen denize dalabilirsiniz veya bizim gibi vaktiniz yoksa bir bisiklet kiralayarak şehri baştan başa dolaşabilirsiniz.

Barselona bu üç karakterli hali ile geçenlerde bir kez daha kendine çekti beni. Gaudi’nin bitiremeden kaza’da öldüğü La Sagrada Familia eserinin hemen dibinde şık bir otelde konaklama imkanı bulup, yine şehri keşfe daldım. Daha önce bir kez geldiğim bu şehre ikinci gidişimde de doyamadan döndüm. Bakalım bir dahaki sefer ne zaman olacak. Parc Güell konusunda ayrıca yazmalıyım.

Kamil Mehmet ÖZKAN

Previous

Çölde Sim City Oynamak

Next

Big Sur'da Buluşalım!

About Author

Kamil Mehmet ÖZKAN

Digital Transformation Evangelist, New Media, Speaker, Blogger, Büyük Dönüşüm, Zubuf

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Check Also