Cuma, Mayıs 30 2025

Fil Books Cafe’de Çocukluğuma Gidiyorum

Bu yazıyı Karaköy’de sokağa cephe bir köşe apartmanın ikinci katında köşeye konulmuş bir çalışma masasında yazıyorum. İçecek olarak evde genelde yaptığımız çaylara öykünen dilimlenmiş taze elma, zencefil ve limon dilimleri ile demlenmiş enfes bir çay, dekor olarak konulmuş bir daktilo, sası, önünde canlı çiçek olan iki tarafı cam bir köşe burası. Ara sıra kafamı kaldırıp sokaktan geçenlere bakarken arkamdaki sandalyede iki arkadaş sohbet ediyor. Duvar aşağıdan tavana kadar kütüphane haline getirilmiş ve eğlenceli görünün kitaplarla dolu. Her köşe süslenmiş, duvarlar mini objeler ile doldurulmuş. Ara sıra yeni öğütülmüş kahve kokusu ile zencefil kokusu karışıyor. Anlamadığım ama dinlemekten keyif aldığım Fransızca şarkılar arka planda eşlik ediyor. Karaköy Fil Books Cafe’yim. İstanbul’un yeni cafeleri…

Galata’da Hatıra Dolu Bir Oda

Buraya da Galata çıkmazında özellikle aramayanların önünden geçerken fark etmeyecekleri bir cafeden geldim. İçeri girdiğiniz andan itibaren rahat koltuklar, berjerler ve her yeri süsleyen danteller ve kanaviçe işlemeleri ile dolu bir cafe burası. Velvet Cafe. Modern çağ tüketicisi olarak Foursquare’den keşfedilmiş, aldığı puan uygun görülmüş ve navigasyon ile 150 metrelik yol kat edildikten sonra bulunmuş bir cafe. Kahve’yi şık ve sıradan olmayan bir mugda sunuyor. Her yerde antikalar ve el işi eserler var. Duvara asılı olan işlemeli hediyelikler de satılık. Üzerlerinde fiyatları asılı. Masalarda taze çiçekler. İnsanlar kibar. Müzikler hoş. Kimsenin acelesi yok. Curcuna yok. Arkadaşça yapılan hoş sohbetlerin ve müziğin eşliğinde insanlar muhabbet ediyor. Alışık olduğumuzun aksine kimsenin kulağında kulaklık da yok. Ortamı ve arkadaşını dinliyor insanlar. Unuttuğumuz şekilde.

Son dönem İstanbul’da çok keyifli cafeler açılmaya başladı. Gelir seviyesinin artmasından mı yoksa insanların fazla mekaniklikten sıkılmasından mı bilinmez ama bir zamanlar kahvenin merkezi olan İstanbul’a itibarını yeniden kazandıracak cafeler bunlar. Yozlaşmadan önce fikirlerin tartışıldığı, kitapların okunduğu, bilim ve sanatın en ileri seviyede geliştiği kahvehane ve kıraathaneler geri dönüyor İstanbul’a. Neredeyse her semtte açılmaya başlanan ve genelde anne tarifleri ile yapılan keklerin ve kurabiyeler eşliğinde taze çekilmiş kahvelerin içildiği keyifli mekanlar. Kimileri kitap okuma yeri kimileri modern sanatlarının sergilendiği mini galeri ama hepsi çok keyifli.
Kamil Mehmet ÖZKAN

Previous

Seyahat Ederken Hangi Müzikler Dinlemeli? - Playlist Önerileri

Next

Karaköy'de Gümrük'ten Geçin

About Author

Kamil Mehmet ÖZKAN

Digital Transformation Evangelist, New Media, Speaker, Blogger, Büyük Dönüşüm, Zubuf

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Check Also