Perşembe, Nisan 10 2025

(Bu yazı Bangladeş‘e giderken uçakta yazılmıştır. Gezi sonrası notlarını blogda bulabilirsiniz.)

Gezi yazıları genelde bir yere gidildikten sonra orada gördüklerimizi fotoğraflar eşliğinde yazı zenginleştirilerek yazılır ve yayınlanır. Varılacak noktaya gitmeden önce neler hissettiklerimiz çoktan unutulmuş, yaşanan deneyimler hafızada kalan kırıntılar, teknolojinin yardımı ile alınan yazılı ve görsel notlar eşliğinde yazılır. Ben de çoğu zaman öyle yapıyorum. Bu sefer farklı olacak. Madem ki seyahatte varılacak nokta değil, yolculuğun kendisi, yolculuk esnasında ki deneyimlerimi paylaşmam daha mantıklı olacak.

Bir insan, özellikle Türkiye’de yaşayan biri neden Bangladeş’e gider?

Merak?

Keşfetme arzusu?

Tanıdığım tüm Bangladeş’e gidenler iş için gidiyor. Bugüne kadar gezmek, keşfetmek için giden birine çok rastlamadım. Uçağa binmeme saatler kala beni neyin beklediğine yönelik yaptığım kısa bir araştırmada Türkiye’de çok fazla kişinin de Bangladeş’e gidip deneyimlerini paylaştığını görmedim.

Bangladeş hakkında kısa bir araştırma yaparsanız içinizdeki kaşifin buraya gitme isteği kesinlikle ölür. Henüz ulaşmadım ama, pahalı ve şaşalı mağazalardan aldığımız ve kimi zaman ufak bir servete mal olan elbiselerin üretildiği ülke bu kadar kötü olmamalı.

Bu düşüncelerle 2 saat öncesinden havalimanına gelip her Türk Vatandaşı gibi turistlerin ilginç bakışları ile birlikte yurtdışına çıktığım için ödemem gereken harcı pul karşılığında ödedim. Sonrasında vakit kaybetmeden pasaport kontrolünden geçtim. Daha önce denemediğim TTNet Lounge‘ı kullanmak üzere aramaya koyuldum. Turkish Airlines Lounge İstanbul‘u bir kenara koyarsak gayet başarılı ve sakin diyebiliriz. Sonrasında gerekli enerji ihtiyacımı buradan karşıladıktan sonra beni neyin beklediğine dair ön yargılarımda boarding yapılan 304 nolu kapıya yöneldim. Vardığımda boardingin büyük kısmı tamamlanmıştı. Yarı dolu bir Cobus ile uçağa ulaştık. Her yolculuğumda olduğu gibi önce kaptanlara iyi uçuşlar dileyip biraz muhabbet ettikten sonra yerime geçtim. Uçak büyük ölçüde doluydu. Ama ne acayip hareketleri olan, ne de değişik kokuların dayanılmayacak halde olduğu durumda değildi. Insanlar ve kıyafetleri yörelerine özgü olsa da, dışarıdan görünüşleri ön yargıları tetiklese de gayet kibardılar.

Yolculuk başlayalı yaklaşık 3 saat oldu. Yemek ve kahve aramız ardından herkes kendi meşkuliyetine döndü. Hava karanlık olduğu ve IFE sistemimiz arızalı olduğu için nerede olduğumuzu tam olarak bilemiyorum ama bu satırları yazarken muhtemelen Hazar Denizinin üzerinde bir yerlerde olmalıyız. Küçük küçük köylerin ve şehirlerin üzerinden geçiyoruz. Acaba o köylerde benim de çocukken yaptığım gibi gökyüzünden geçen uçakları sayan çocuklar var mıdır?

Küçük bir çocukken kaz dağlarında bulunan köyümüze gittiğimizde en büyük eğlencemiz gökyüzünden geçen uçakları saymak olurdu. Nereye gittikleri konusu hep tatlı bir tartışma olurdu. Yıllar sonra gittiğimde yine uçakları saydım. Fakat bu sefer Flightradar24 uygulaması ile nereye gittiklerini ve uçak teknik özellikleri dahil pek çok detayı da görebiliyordum.

Yolculuğum Bangladeş’e olan ön yargılarla başladı. Beni neyin beklediğini bilmiyorum ama uçaktaki duruma baktığımızda çok da tedirgin olmamam gerektiği izlenimine kapılıyorum.

Kamil Mehmet ÖZKAN

Previous

Küresel Ekonomi'yi Anlamak İçin İzlemeniz Gereken 10 Film

Next

Dhaka Seyahat Notları 4 - Gitmeden Önce İzlemeniz Gereken Filmler

About Author

Kamil Mehmet ÖZKAN

Digital Transformation Evangelist, New Media, Speaker, Blogger, Büyük Dönüşüm, Zubuf

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Check Also