Siz hiç tek yön bilet alıp hayallerinizin peşinde koştunuz mu?
Hayallerin peşinden gitmek biraz cesaret ister.
Hatta çok cesaret ister.
Öyle herkesin yapabileceği bir iş değildir. Düşünsenize geride bıraktıklarınız. Aileniz, eviniz, işiniz ki onu kazanmak için 20 yıl durmadan okudunuz. Arabanız. Muhtemelen hala kredisini ödüyorsunuz.
Öyle kolay değil.
Kaybedecek çok şeyiniz var.
Başarmak için çok fazla.
Tarık bin Ziyad gemileri yaktığında işte tam bunu yaptı. Geri dönmek için yolları kapadı. Askerlerin kaybetmekten korktukları metaları küle çevirdi.
Sonra başarı geldi.
Havalimanına gidecekseniz.
Elinizde küçük bir çanta.
Panoya bakıp daha önceden planlamadığınız bir yere bilet alıp gideceksiniz.
Eskiden beri yapmak isterim. Henüz başaramadım. Geri dönmek koşulu ile de olsa yapmaktan beni alıkoyan muhtemelen geride bıraktıklarım. Kaybetmekten korktuklarım olsa gerek.
Bugün sevgili Ali Barış’ın projesi olan Delightful Stories’i izlerken tek yön bilet alıp hayatını değiştiren 2 cesur hikaye izledim. Biri Mimar Sinan çizimlerine hayran kalıp İstanbul’a aldığı tek yön bilet ile gelen ve yerleşen Jonas Kirsch,
diğeri ise British Museum’da güvenlik görevlisi iken Japonların geleneksel kılıçlarına hayran kalıp kalkıp tek yön bilet ile Japonya’ya yerleşen Paul Martin.
Sizin mazeretiniz ne?
İşte bu yüzden iyi bir kariyere sahip olamayacaksınız.