Gelecek Daha Güzel Günler mi Getirecek?
Her gün onlarca yeniliğin hayatımıza girdiği günümüzde yaşamımız, iş yapış biçimlerimiz yıldan yıla değil günden güne radikal değişiklikler yaşıyor. Ancak unutma özelliğimiz ve değişimin bizzat içinde yaşıyor olmamızdan dolayı çoğu zaman hayatımızda meydana gelen bu değişimin farkında olmuyoruz. Bize göre radikal değişimler hep gelecekte gerçekleşecek. Peki gelecek ne zaman gelecek? Bize güzel günler getirecek mi?
Munk Münazaralarında (detaylı bilgi için) sevdiğim ve bütün kitaplarını okumaya çalıştığım 2 yazarın yer aldığı “Gelecek Daha Güzel Günler mi Getirecek?” Tartışması yapılmış. Yapılmış diyorum çünkü, münazarada konuşulanları kitap haline getirilip satılmaya başladığında öğrendim. Munk Münazaraları uzun süredir 6 ayda bir olmak üzere yapılıyormuş. Dünya’daki ekonomik, politik konuları önde gelen konuşmacılar karşılıklı olarak 3 bin kişi önünde tartışıyorlar. Web sitesine kayıt olup daha önceki münazaraları izleyebilirsiniz.
Munk Debates Highlights March 2017 from Munk Debates on Vimeo.
“Gelecek Daha Güzel Günler mi Getirecek?” konusunun tartışıldığı bu bölümde Malcolm Gladwell ve Alain de Botton, gerçekçi gerekçelerle her ne kadar geleceğin güzel günler getirmeyeceğini açıklamalarına rağmen genel izleyeci kitlesi ki Kanada’da yaşayan bu topluluğun bulundukları refah ortamının içinde gerçek dünyayı çok iyi gözlemleyemediklerini düşünüyorum, büyük oranda geleceğin iyi günler getirdiğine inandıklarını hem münazaranın başında hem de sonunda belirtiyorlar.
Oysa ki içinde bulunduğumuz çağda tüm gelişmeler her geçen gün bir şekilde hayatımıza pozitif katkı sağlasa da diğer taraftan pek çok maddi manevi tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Daha sosyal olmamız için tasarlanan uygulamalar bizi daha yalnızlaştırırken, daha güvenli olsun diye evimizdeki tüm nesneleri ağa bağlamamız herhangi bir siber saldırı durumunda hayatımızı kabusa çevirmeyi daha da kolaylaştırıyor.
Asıl Sınırlar Zihinlerimizde…
Global anlamda yıllarca söylenen küreselleşme sınırları fiziksel olarak kaldırsa da baktığımızda geldiğimiz noktada zihinlerdeki bariyerler çok daha yükseldi. Milliyetçilik , mikro milliyetçilik akımları, kabilecilik yakın tarihte hiç olmadığı kadar yaygınlaştı. İçine daha fazla kapanan ufak topluluklar oluşmaya başladı. Dünyada açlık belki bitti ama aşırı bolluğun getirdiği tatminsizlik ve devamlı birşeylere ihtiyaç duyma hissi çok daha fazla yaygınlaştı. Dünya üzerinde açlıktan dolayı sıkıntı yaşayandan fazla kişi obezite ile mücadele ediyor.
Kitapta tartışılan tüm fikirleri burada yazmayacağım ama Alain de Botton ve Malcolm Gladwell’in savunduğu gibi gelecek çok da güzel günler getirmeyecek. En azından böyle davranmaya devam edersek. Kitabı zihninizi açmak için okumanızı tavsiye ederim. Tek oturuşta iki kahve ile bitirilebilecek kadar akıcı ve heyecanlı devam ediyor tartışma.